Başlarken

Din konularının tartışılmasına karşıyım. Çekinceler, bilgiler ve karşı olunan konular yazılmalı ve gerisi yoruma ve akılcı düşünmeye bırakılmalıdır.Düşünen insan bunu anlayacak ve dinin nasıl bir olgu olduğunu düşünmeye başlayacaktır. Tartışmaların, insanları daha kemikleştirdiğine ve takım tutma psikolojisine ittiğine inanıyorum. Öyle bir noktaya geliniyor ki, yıllarca savunduğu/eleştirdiği dinin yanlışlığını/doğruluğunu anlasa bile, çevresinde yarattığı kimlik nedeniyle bunu kabul edemiyecektir.Suçlayıcı yazılar yazılmamalı, inanan insanlarıni nasıl inanmaya başladığı göz önüne alınmaldır. İnanmayanlar da, "inanmışların dünyasında" yaşama başladılar. Gerek çevre, gerek araştırma, gerek sorgulama düzeyleri ile bunu değiştirdiler. Yazılan yazılar inanları/inanmayanları "sorgulamaya" yöneltmeli, gerisine karışılmamalı. Sorgulama yetisinden sonra bile inanmaya/inanmamaya devam ediliyorsa, saygı duyulmalıdır. Zorla ikna etme gibi görev edinilmemeli. Özellikle "hafife alma" ve alaycılıktan" kaçınılmalıdır.Buradaki denemelerim "Din Olgusunu" tarihsel ve pratik olarak ele almak ve etkileşimlerini ortaya koymaktır. Amacım Kutsal kitapları tarihsel süreçle incelemek, ve nasıl oluşturulduğu konusunu araştırmaktır

31 Mart 2010 Çarşamba

Cennet-Dilmun

Sümer cenneti Dilmun “saf”, “temiz” ve “parlak” bir ülkedir. Orada ne hastalık ne de ölüm vardır. Burası islamiyetteki gibi ölümden sonra gidilecek yer değil, başlangıçta tanrıların yaşadığı yerdir.
Kitab-ı Mukaddes'teki “Aden bahçesi” ile birçok koşutluk gösteren Dilmun, tanrılar bahçesi düşüncesinin de Sümer kökenli olduğunu gösteriyor. Sümerleri yenen ve Sami kökenli bir halk olan Babiller de kendi ölümsüzlerinin yurdu olan “yaşayanlar diyarını” aynı Dilmun'a yerleştirdiler.
Dilmun ‘saf’, ‘temiz’ ve ‘parlak’ bir ülkedir – ne hastalık ne de ölümün bilinmediği bir ‘yaşayanlar ülkesi’. Buna karşın Dilmun’da hayvansal ve bitkisel yaşam için elzem olan tatlı su yoktur. Bunun üzerine Sumer’in büyük su tanrısı Enki, güneş tanrısı Utu’ya yerden tatlı su çıkarmasını ve toprağı doyurmasını emreder. Böylece Dilmun, yeşil, meyve yüklü tarlalar ve çayırlarla kaplı tanrısal bir bahçe haline gelir. Bu tanrı cennetinde Sumerler’in büyük ana-tanrıçası Ninhursag (olasılıkla Toprak Ana’nın kökeni) sekiz bitki filizlendirir.
Dilmun şu sözlerle anlatılıyor:
“Dilmun’da kuzgun sesini çıkarmaz,
İttudu kuşu, ittudu kuşu sesi çıkarmaz
Aslan öldürmez
Kurt kuzuyu kapmaz,
Oğlakları yutan yabani köpek bilinmez(…)
Güvercin başını eğmez
Gözü ağrıyan ‘gözüm ağrıyor’ demez,
Başı ağrıyan ‘Başım ağrıyor’ demez”
(Samuel Noah Kramer "SÜMERLERİN KURNAZ TANRISI ENKİ)

Eski Mısırlılar Güneş, Ay ve gökyüzünün birer tanrı olduğuna, yaşayan tüm varlıkların gökyüzünden geldiğine ve sonunda oraya döneceğine, en büyük tanrı Osiris'in seçtiği bazı kişileri öbür dünyada ölümsüz yaşamla ödüllendirdiğine inanırlardı.

Eski Ahid'de Cennet
Yaratılış 2:8
RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu.
Yaratılış 2:10
Aden'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.
Yaratılış 2:15
RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu
Yaratılış 3:23
Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı.
Yaratılış 3:24
Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.
Yeşaya 51:3
RAB Siyon'u ve bütün yıkıntılarını avutacak. Siyon çölünü Aden'e, bozkırı RAB'bin bahçesine döndürecek. Orada coşku, sevinç, Şükran ve ezgi olacak
Hezekiel 28:13 tam bölüm
13 Sen Tanrı'nın bahçesi Aden'deydin. Yakut, topaz, aytaşı, Sarı yakut, oniks, yeşim, Laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin. Kakma ve oyma işlerin hep altındandı. Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı
Hezekiel 31:9 tam bölüm
9 Sık dallarla o sedir ağacını güzelleştirdim. Tanrı'nın bahçesi Aden'deki bütün ağaçlar onu kıskandı.
Hezekiel 31:16 tam bölüm
16 Ölüm çukuruna inenlerle birlikte onu ölüler diyarına indirdiğimde, yıkılışının gürültüsünden ulusları titrettim. O zaman Aden Bahçesi'ndeki bütün ağaçlar, Lübnan'ın en seçkin, en iyi, bol sulanan ağaçları yerin derinliklerinde avunç buldu.
Hezekiel 31:18 tam bölüm
18 "'Aden ağaçlarından hangisi görkem ve yücelikte seninle boy ölçüşebilir? Ama sen de Aden ağaçlarıyla birlikte yerin derinliklerine indirilecek, sünnetsizlere, kılıçla öldürülmüşlere katılacaksın. "'İşte firavunla halkının sonu böyle olacaktır. Egemen RAB böyle diyor."
Hezekiel 36:35 tam bölüm
35 Şöyle diyecekler: Viran olan bu ülke Aden bahçesi gibi oldu; yıkılıp yerle bir olmuş, kimsesiz kalmış kentler yeniden güçlendiriliyor, içinde oturuluyor.
Yoel 2:3 tam bölüm
3 Önlerini ateş kavuruyor, Artları alev alev. Önlerinde Aden bahçesi gibi uzanan topraklar Artlarında ıssız çöllere dönüyor. Hiçbir şey onlardan kurtulamıyor.

Kuran'da Cennet
Kuran'da cennet iki şekilde geçmektedir.
Birincisi Adem ve Havvanın kovulduğu "Cennet".
İkincisi, Öldükten sonra yeryüzünde iyilere vaad edilen "Cennet"
Burada kavramların içi içe geçtiğini görüyoruz.Öldükten sonra vaadedilen yer ile Adem ile Havva'nın kovulduğu yer de benzerdir. Yani biri dünyada diğeri üst dünyada olan iki yer.
Bu cennet kavramlarının Sümer yazıtlarında anlatılan Cennet "Dilmum ile de benzerliği dikkat çekicidir..
Bakara(*) Sûresinin 35 . Ayetinde
Dedik ki: “Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
A’râf Sûresinin 19 . Ayetinde
“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.”
A’râf Sûresinin 20 . Ayetinde
Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.”
A’râf Sûresinin 22 . Ayetinde
Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.
A’râf Sûresinin 27 . Ayetinde
Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.
Tevbe(*) Sûresinin 72 . Ayetinde
Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.
Ra’d Sûresinin 23 . Ayetinde
Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler.
Tâ-Hâ Sûresinin 75,76 . Ayetinde
Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükafatıdır.
Tâ-Hâ Sûresinin 115 . Ayetinde
Andolsun, bundan önce biz Adem’e (cennetteki ağacın meyvesinden yeme diye) emrettik. O ise bunu unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
Tâ-Hâ Sûresinin 117 . Ayetinde
Biz de şöyle dedik: “Ey Adem! Şüphesiz bu (İblis) sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun.”
Tâ-Hâ Sûresinin 121 . Ayetinde
Bunun üzerine onlar (Adem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Adem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı
Fâtır Sûresinin 33 . Ayetinde
Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.
Sâd Sûresinin 49,50 . Ayetinde
Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır.
Beyyine(*) Sûresinin 8 . Ayetinde
Rableri katında onların mükafatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükafat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.